20 Ekim 2016 Perşembe

Maksat spor olsun


37 yıllık hayatımda alıştığım bir rutin var. Ekim ayı geldi mi erken yatılır, erken kalkılır. Havanın aydınlanmış olması veya kararmaya başlamış olmasının günümü bu kadar çok etkilediğinin farkında değildim. Ta ki yaz saati uygulamasında ısrar edilene kadar. Sabah kalkıp koşayım diyorum, zifiri karanlık. Bir kez denedim alacakaranlık kuşağı gibiydi, antrenman bitti hava yeni aydınlanıyordu. Gece koşusu ile güne başlıyor gibi oldum. Ekim ayının sonuna yaklaştığımız bu günlerde şartları zorlamak yerine biyolojik saatime göre hareket etmeye karar verip gün doğumunda yaptığım spordan vazgeçtim. Sabahları spora ayıracağım vaktin kısalması uzun koşulara ara vermeme neden oldu. Kısa yapılan koşulara eşlik eden eşimin desteği ile yüzmeye başladım.

Yaz aylarından bu yana çevremde benimle beraber veya sosyal medyadan takip ettiğim aktif spor yapan herkesin antrenman dediğine benim sadece spor yapıyorum dediğimi fark ettim. Antrenman programı takip etmeyen, belirli bir yarış hedefi olmayan, canı o gün neyi isterse onu yapmanın adı benim sözlüğümde sadece spordur. Yazdan beri o günkü ruh halime göre ya bisiklete biniyorum ya yüzüyorum ya da koşuyorum. Yani çoklu spor yapıyorum. Bu yaptığıma triatlon demeye dilim varmıyor. Ortaya bu şekilde çıkıyor olmak için daha bir fırın ekmek yemem lazım.
Evli, çoluk çocuğa karışmış olanların, iş ve aile hayatını dengede tutarak spor yapmasının çok zor olduğunu bunu başarabilmiş sporcuların azlığından (önlerinde saygıyla eğiliyorum) anlayabilirsiniz. Bu yüzden triatlon  daha çok bana “sadece kendi hayatından” fedakarlık yaparak boş zaman yaratabilen sporcuların işi gibi geliyor. Benim gibi 3 çocuk annesi bir kadının istediği seviyelerde bu sporu yapmak için biraz daha zamana ihtiyacı var. 3 spor yapacağım diye 3 çocuğu ihmal etmenin anlamı yok değil mi? Bu yuzden yeni hedefimi koşunun yanına yüzmemi de geliştirmeye çalışmak şeklinde belirledim. Uzun bisiklet antrenmanlarını haftalık rutinime eklemek şimdilik bir hayal.

Ulaşılması zor veya zaman alacak hedeflere ulaşmak için planlı, programlı ilerleyebilmenin yolu, biraz da bir şeyi çok istemek ve başarma hırsından geçiyor. Bu konuda samimi bir itirafta bulunmak gerekirse, yaşam tarzım ve hayata bakış açım aktif olarak sporun içinde olmamı sağlasa da artık başarma azmine  sahip değilim. O yaparsa ben de yaparım söylemleri veya rakipler gelmediğinde çıkılan kürsüler benim motivasyon kaynağım değil.  Bir yerlerde bıraktığım hırsımı koşu parkurunda aradım, yoktu. Bakalım havuzun kulvarlarında bulabilecek miyim?  

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder